18 Şubat 2013 Pazartesi

şimdi hayatımda bir kadın var, belli karşılıklı bir şeyler hissediyoruz. ama samimiyetimiz yok, arkadaş ortamından tanıdığım az samimi arkadaş kıvamında. hani fazla muhabbetimiz yok ya, bir yerden girip konuşacağım kızla. maksat bir yol kat edelim. kafamda dönen onlarca diyalog başlatıcı cümle varken gittim; giyindiği tişörtün üzerine basılmış, benim de çok sevdiğim ve üzerinde karakterlerinin bulunduğu bir film hakkında konuşmaya, fikirlerini sormaya başladım. 
ilk başlarda birden neden böyle konuşmaya başladığımı, konunun bu bilmediği noktaya nasıl geldiğini merak etti. e eder tabi, tişört falan demeden "sanırım x filmin seviyorsun dedim" yüzündeki şapşallıktan, dediğimden bir bok anlamadığını anlamıştım.
konuyu daha derleyip genişletince tişörtten yola çıktığımı belirttim, ama hatun tişörtü sadece görüntüsü için aldığını, sembolleri sevdiğini, oradaki figürlerin ne olduğunu ve hangi filme ait olduğunu bilmediğini söyledi. ben söyleyene kadar bir filme ait olduğundan bile haberi yoktu.
o anda kendimi karşıdakinin hissetmesi gerekenden daha çok büyük bir derecede geri zekalı gibi hissedip, dudaklarımı sıkıp, başımı yukarı aşşağı salladım... yapacağım hiç bir ekstra konuşma girişimi bu dibe çöken travmayı uyandıramayacaktı. ben de pes ettim, salakça bir sebep uydurup pılımı pırtımı toplayıp kalıp uzaklaştım, bir daha da konuşmaya çabalayacağımı hiç sanamıyorum.
geçen onu tekrar gördüm; üzerine pink floyd tişörtüyle eşcinseliği savunuyordu... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder